Soyer'den çarpıcı 'adaylık' yorumu: Geçer akçe başka bir şeymiş

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Sözcü Yazarı Saygı Öztürk'ün sorularını yanıtladı. 

Sözcü Yazarı Saygı Öztürk'ün yazısının tam hali şu şekilde;

"CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in yeniden aday yapılıp yapılmayacağı tartışılıyor. Bir önceki seçimde 165 vaadin, zor ve büyük yatırımı gerektiren 144’ünü tamamlayan Soyer, şimdi bir 5 yıl daha istiyor.  Soyer’e adaylık konusunu sordum. “Bir şaibem, bir usulsüzlüğüm, yanlış uygulamam, partimizin ideolojisiyle, kurumsal kimliğiyle çatışan bir şeyim var mı? Yok” diyor ve şöyle devam ediyor:

■ 5 yıl önce aday olurken 165 vaatte bulundum. Bunun 144 tanesini yani yüzde 87’sini  tamamladık. Vaatlerini bu kadar gerçekleştiren bir başka belediye de yok. Adaylığım döneminde Buca Metrosunu söylediğimde kimse inanmıyordu. Biz 5 yıl boyunca büyük yatırımımızı yer altına yaptık. Çoğu da gözle görülmeyen, metro, kanal arıtma gibi. Bu biraz evin mutfağında hazırlık yapmaya benziyor. İkinci dönemde salonda yemek vermeyi, hatta ziyafet vermeyi düşünüyorum. 2026’da bir expomuz  var şu anda onunla ilgili bir alan çalışması başlattık. Şehrin aynı zamanda kalbi diyebileceğimiz Yeşildere, Kültür Parkımız yani İzmir Fuarı’nın 3 misli bir yeşil alan üzerinde bir Expo alanı hazırlıyoruz.

GIPTA EDİLEN BİR İZMİR

■ Uluslararası alanda kendimizi daha çok gösterdiğimizde, gıpta edilen İzmir olacağız. İzmir’in uluslararası buluşmasını görecek herkes bir de tabii şehrin makyajı var yani şehrin üst yapısıyla ilgili yapacaklarımız var. İki yeni metro hattı var Gaziemir- Karabağlar, Kemalpaşa-Halkapınar metro hatlarımızın hazırlıkları sürüyor. Tabii altyapıdan asla vazgeçmeyeceğiz devam edeceğiz ama büyük ölçüde bu ilk beş yıl içinde bitirdiğimiz için hem çiğli arıtma tesisi içindeki yağmur suyu içinde pis su ayrıştırma kanalları bundan sonra körfezin düzelebilir hale gelmiş olduğu için Körfezi cıvıl cıvıl rengârenk bir noktaya taşıyacağız.

■ Fabrikalarımızın geliriyle 400 çocuk okutacağımız bir tarım okulu açıyoruz. Bu, köy enstitülerinin yeni versiyonu olacak  öyle diyeyim size. 27 Ocak’ta temelini atıyoruz, okulumuzu hızla yeni öğretim yılına yetiştireceğiz. 15 projemizi neden yapamadığımızı da bastırdığımız kitapta nedenleriyle açıkladım.

GEÇER AKÇE BAŞKA ŞEYMİŞ

Tunç Soyer’e, “Peki bunca önemli işler yaptığınızı belirtiyorsunuz, neden İzmir adaylığı için yeni arayışlar var” dedim. Cevabı şöyle oldu:

“Hem kendimizi yeterince iyi anlatamamış olmak ama hem de geçer akçenin başka bir şey olduğunu görmek. Geçer akçe popülist politikalar maalesef. Hem vatandaşın duymak istediği hem de siyasetçinin kolayına gelen popülist politikalar. Biz yapmıyoruz elimizi taşın altına koyuyoruz. Kemeraltı’nda yaptığımız işi bir görseniz inanamazsınız.  Yani ne yapıyoruz biliyor musunuz Kemeraltı’nın bütün sokakların altına bir yer altı nehri inşa ediyoruz. Bunu da sadece geceleri çalışarak yapıyoruz. Çünkü gündüz orası ana baba günü, gece çalışıyoruz ve esnafın mevcut içme suyu bir su elektrik internet hatlarını da koruyoruz onları da bozmuyoruz ki devam etsin esnafın işi diye. Düşünsenize bütün Kemeraltı’nın altını üstüne getiriyoruz ve bunu sadece gece yapıyoruz ve bitireceğiz. Kemeraltı dünyanın en eski en büyük açık hava Alışveriş Merkezi bu unvan bile çok kıymetli ama dökülüyor. 50 senedir kimse el atmamış her yağmurda su basar esnafın dükkânını çöken bir açık hava Alışveriş Merkezi.”

SU BASKINI HERKESİN DERDİ

Yağmurda kentin bazı yerlerinin su basması da sıkça gündeme geliyor. Bu konudaki eleştiriler için Soyer’in cevabı şöyle oldu:

“Aslında herkesin başına geliyor. Yarın da senin şehrinde olacak be adam. Alt yapın yeterli mi? Milyarlarca lira harcanan koskoca Karadeniz otoyolu darmadağın oldu. Biz diyor muyuz ‘Ne biçim iş yapmışsınız?’ Doğa, bu felaket. İklim krizi diye bir şey var çok daha sert vuruyor hepimizi vuracak. Bunlar cidden çirkin popülist politikalar. Birinci önceliğimiz bu kenti dirençli hale getirmek. Alt yapı bu sebeple önemli.”

Popülizm ve baskının panzehiri demokrasi

Şikayet edilen popülizm, baskı ve benzerlerinin panzehirinin demokrasi olduğunu vurgulayan Soyer, “Çünkü başka çaresi yok. Daha iyi belediyecilik örneklerini sosyal demokratik belediyecilik örneklerini ortaya koyamadığımız zaman biz kıvranmaya devam ederiz. Bu şehrin ürettiği katma değerinin, rantın refahın adil bir biçimde paylaştırılmasını sağlamak anlamına geliyor. Onun için kooperatifçilik modellerini ulaşımda, tarımda büyütmemiz lazım” dedi.

Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük koltuğu benim

Tunç Soyer kısa süre önce Avrupa Konseyi Bölgeler Meclisi Başkanlığı’na seçildi.  “Bunu övünçle söylüyorum; şu anda Türkiye’nin Avrupa’daki en büyük koltuğu bu” diyen Soyer, bu noktaya kolay gelinmediğini söyledi. Soyer, “14 senedir tırmalaya tırmalaya AB’nin üç organından birisi olan Avrupa Konseyi Bölgeler Meclisi’nin Başkanı oldum. Kabuğumuzu kırıp dışarıyla uyumlu hale gelmeye çalışıyoruz. Bizim kaderimiz Avrupa’nın dibinde olmak. Biz Avrupa’dan uzaklaşmayı özgürlük ve bağımsızlık zannediyoruz. Tam tersine ne kadar yaklaşırsak onun uygulamalarının bizim tarafımızdan da bilinerek hayata geçirmesinde daha fazla söz sahibi olacağız. Bunu yapmadığımız için kararlarının uygulayıcısı oluyoruz. En büyük ticaret hacmimiz onlarla. Ama karar alım süreçlerinde biz yokuz” dedi.

Soruşturmalar için düğmeye basıldı

CHP’li Ankara ve İstanbul belediye başkanları gibi Soyer için de “soruşturma düğmesine” basıldı. Soyer; bu konuda şunları anlatıyor:

■ Bir yerden düğmeye basıldığı anlaşılıyor. 9 Eylül’de yaptığım konuşma ile ilgili soruşturma utanç verici. Nutuk’tan okuduğum bir bölüm için soruşturma açıldı. Biz Atatürk’e saldırıyı çok gördük ama bunun İçişleri Bakanlığı marifetiyle yapılıyor olması işin artık zirvesi. 

Başka bir soruşturma komik. 15 sene önce Seferihisar belediye başkanı seçildiğimde eski başkan yeni bir bina yapmıştı son 3-4 ayını o binada geçirdi sonra ben de direkt o yeni binada görevi devraldım. Eski binada bir kilisenin çanı varmış, cam bir fanusun içine koymuşum sonra Yunan Konsolosluğuna hediye etmişim. Tam bir hikaye yazmış birisi, ben ne o binada görevi yaptım ne o çanı gördüm ne o görmediğim şeyi hediye ettim.

Türkiye’de hiçbir belediyenin yapmadığı işleri yapıyoruz

Tunç Soyer’in önünde notlar var ama onlara bakmadan neler yapıldığını heyecanla anlatırken, “Biz İzmir’le gurur duyuyoruz” diyor. 5 alanda bütün belediyelerden daha başarılı olduklarını belirtiyor. Onları şöyle anlatıyor:

■ Biz 50 yılda yapılan 600 kilometrelik yağmur suyu kanalının yarısı kadar kanalı 4 yılda yaptık. 3 bin km içme suyu kanalı yaptık.  Bunun anlamı üç kez Ankara’ya gidip gelmek. Körfezin 50 senedir birikmiş sorununu çözmek için 11 milyar liralık yatırım yaptık. Yağmur suyu, pis su kanallarının ayrıştırdık. 600 bin metreküp suyu arıtan tesisi ilavelerle 1 milyon metreküpe çıkartıyoruz. Bu, sadece geçmiş 50 yılı değil, gelecek 50 yılı kurtarmak demek.

■ 600 yeni otobüs aldık. Bir yer 200 otobüs alınca bunu büyük bir zafer gibi kutluyor. Şubat ayında Çiğli Tramvayı ve Narlıdere metrosunu açıyoruz. 765 milyon Euroluk Buca projemiz dev proje. Bunun 490 milyon Eurosu altyapı ve inşaatla, kalanı tramvay, metro araçları için kullanılacak.  Türkiye’de kendi metrosunu yapan tek belediye biziz. Türkiye’de hiç kimsenin yapmadığı işleri yapıyoruz. Elektrikli otobüsler ve feribotları da devreye alacağız. Bunlar da ilk olacak.

■ Birçok belediye bizim gibi evde bakım hizmeti yapıyor. Ama biz evde sağlık hizmeti veriyoruz.  Eşrefpaşa hastanemizi, ihtiyaç sahibi vatandaşların ayağına götürüyoruz. Bunu yapan bir başka bir belediye yok. 28 bin eve girip evde tedavi hizmeti yapmışız.

■ Tarım alanında hiçbir belediyenin yapmadığı bir şeyi yapıyoruz. İzmirli markasıyla dev bir süt fabrikamız var. Günde 100 ton süt işliyoruz. Ama en önemlisi biz bütün Ege bölgesinin süt fiyatını belirliyoruz. Süt, et, su, geri dönüşüm fabrikası kurduk. Bunlar biraz da Atatürk’ten ilham alarak yapıyoruz. Kamunun ekonominin, ticari hayatın içinde düzenleyen, kontrol eden, dengeleyen bir rolünün olması gerektiğini düşündüğümüz için yaptık ve şimdi bunun meyvesini topluyoruz.

■ Çoban Haritası diye bir şey çıkarttık. 5 bin 100 çobanın tamamına ulaştık. Kaç hayvanı var, geliri nedir, ne kadar süt üretiyor bütün bunları tespit ettik. Bunlardan sütün taban fiyatının iki misli fiyatından koyun, keçi sütü alıp fabrikamızda işliyoruz. Bizim koyun, keçiyi teşvik etmemiz gerektiğini biliyoruz. Etmezseniz silajlık mısırı büyüttüğünüz zaman kuraklığı büyütüyorsunuz. Yani hepsi birbirine bağlı."

İlginizi çekebil